BAŞLADI… ”GS:3-FB:2”
Pek kıymeti olmayan bir kupa için oynanan çok kıymetli bir maçtı.
Ezeli rekabet bir yana, bu sezon diğer 16 takıma fark yapması beklenen en büyük iki şampiyonluk adayı, başlangıca sadece bir hafta kala “teke tek” kapıştılar. Galatasaray’da Ujfa, Melo, Amrabat ve Burak, Fenerbahçe’de de Yobo, Gökhan, Krasiç, Stoch ve Sow ilk onbirde olmayınca bütün güçleriyle dövüşemediler ama yine de bol gollü ve zevkli bir derbi izledik. Galatasaray bu galibiyet sayesinde lige puan olarak olmasada psikolojik olarak üstün başlama şansını yakaladı.
Fenerbahçe’nin en net problemi olan defanstan çıkan topları hücuma taşıyamama hastalığı, Vaslui maçlarında SOS verdikten sonra bu maç zirve yaptı. Geçen sene köprü görevi üstlenen Emre’nin boşluğu henüz başka bir isim ile doldurulamamışken bir de defansın bu işlerdeki kalifiye ikilisi Yobo ve Gökhan da dün sahada olmayınca, FB rakip sahaya geçmekte bile çok zorlandı. Zaten H.Ali-Bekir-Egemen-Orhan geri dörtlüsünün defanstan sağlıklı top çıkarmasını beklemek garip olurdu. Fatih hoca da bu zaafiyetten faydalanmak için Necati yerine Umut'u tercih etti. İyi ki de böyle yapmış, Umut maçın adamı oldu. Özellikle 2. golü birinci sınıf bir santrafor golüydü ve izlemek büyük zevkti. Selçuk ‘la birlikte bir maçın sonucuna yapılabilecek maksimum etkiyi yaptılar. Ara ara aklıma geliyor da Selçuk bize değil de Fenerbahçe’ye gitseydi geçen sene lig ne olurdu, bu maç ne olurdu diye…
Genel kanaat böyle olsa da, ben Aykut hoca Emre’nin yerini M.Topal ile doldurmayı düşündüğü için takım bu halde diyenlere kesinlikle katılmıyorum. Hoca aslında bu iş için Cristian’a güvendi ve yanıldı, Mehmet’e değil. Cristian’ın geçen sene Emre ile birlikteyken sergileyebildiği üstün performansı yalnız da sergileyebileceğini sanması onu yanılttı. Sağa alınan Krasiç iyi bildiğimiz değerli bir futbolcu ama eğer Tino Costa veya başka bir Emre muadiline ayrılmış bütçe onun için harcandıysa büyük hata yapılmış. Şimdi bu takımda Stoch-Krasiç-Kuyt-Sow-Alex gibi 5 hücum oyuncusu var ve bu 5 adamın aynı anda oynayabileceği bir sistem yok. Tahminim Aykut hoca kanatlarda Stoch ve Krasiç, ilerde Kuyt-Sow olan ideal bir 4-4-2 oynamayı düşünüyor. Yani hemen her sene başı papağan gibi tekrarlanan "hoca Alex’i kesecekmiş" söylemi bu sene gerçek olabilir.
Kuyt’a ayrı bir paragraf açmak şart. Harikaydı. Çok kuvvetli, çok çalışkan ve de en güzeli akıllı bir futbolcu. Transferini ilk öğrendiğimde FB kendi Elmander’ini aldı demiştim. Şimdiden hatırlattı ki bitiriciliği ile Elmander’den bir adım önde. Fenerbahçe'nin bu seneki en iyi transferi Dirk Kuyt.
Engin’e hiç şaşırmadım daha ziyade dün Engin’e şaşıranlara şaşırdım. Galatasaray Engin’i alarak bu riski zaten kabul etmişti. Fatih Terim maçtan sonra çok güzel söyledi, Engin’e kızıyorum ama sevapları daha fazla olan bir oyuncu dedi. Katılıyorum, geçen seneki şampiyonlukta çok emeği vardı. Muhtemelen 6 maç civarı bir ceza alacaktır. Bu da bu sezon için ona düşen “sağ kanat alternatifi” görevini Aydın’a kaptırdığı anlamına gelir ki bu ona en büyük cezadır. Bir yandan da Emre Belözoğlu’nun dengesizliklerine bu kadar kızan bir adam olarak, Engin’i tuttuğum takıma yakıştırmakta çok zorlanıyorum.
Galatasaray cephesinde ise sanırım henüz beklenen tadı vermeyen tek isim Hamit. Oysa beni dün Hamit’ten ziyade, özellikle çok beğendiğim ve güvendiğim Dany rahatsız etti. 18 civarı top çalmış, herkes ismini maçın iyileri arasında sayıyor ama süratine ve fizik gücüne hayran olduğum bu adamın iki kez Kuyt, bir kez de Sow karşısında çok kritik üç top kaybı yapması canımı sıktı. Bir süper kahraman olmadığı için girdiği tüm ikili mücadeleleri kazanmasını beklemiyorum haliyle ama beni asıl rahatsız eden, kaybettiği toplarda aldığı gereksiz risklerdi. Rahatlıkla taca atabileceği pozisyonlarda topla çıkmaya çalışması (Antep’te de sıkça yaptığı en büyük hatası) nedeniyle benim adıma ilk sınavından kaldı.İsterse her maç 30 top çalsın, çaldıklarının sadece birini bile böyle kaptırıp golü yedirdikten sonra hiçbir anlamı yok. Ujfalusi’nin “oyun aklı” defans için bu sene de “olmazsa olmaz” olacak bu belli, çünkü Semih de henüz tam anlamıyla güven vermiyor. Bu sene Ujfa’nın yanında stajlarını tamamlayıp seneye ikili olarak bir şansı hak edebilirler.
Sabırsız Fenerbahçe taraftarı için Mehmet Topal’dan sonra ikinci büyük hayal kırıklığı da Hasan Ali oldu sanırım. Son 2 sezondur ismi hep gündemde olduğundan, Kayserispor maçlarını takip etmeyenler yani nasıl bir futbolcu olduğu hakkında pek bilgisi olmayanlarda müthiş bir beklenti oluşmuş. Şimdi de 3-4 maçını izledikleri çocuğu beğenmedim, yarı sahayı geçemiyor diye yerden yere vuruyorlar. Öncelikle bir istatistik verelim. Hasan Ali geçtiğimiz iki sezonda Kayserispor formasıyla 70 civarı maça çıktı (istikrar) ama yaptığı asist sayısı sadece bir (1) ‘di. Hasan Ali ‘yi piyasada bu derece sivrilten ve milli takıma kadar yükselten özellikleri çok genç olması, harika fiziği, sürekliliği ve istikrarı. Çok kuvvetli bir oyuncu, defans yönü oldukça iyi, kolay çalım yemeyen ve yerini kaybetmeyen sağlam bir bek. Fakat Fenerbahçe’nin kazanmak için bastırdığı maçlarda sol kanatta ondan büyük ofansif destek bekleyenler hüsrana uğrar! Yerine geldiği Ziegler 'den pek farkı yok yani ama en azından oradaki yabancı kontenjanını boşa çıkardı.
Cok yerinde tespitler, altina imzami atarim, aklina saglik Hakan! Umarim biz de en kisa zamanda eksiklerimizi giderir, hatalarimizdan ders alir ve once ligin sonra da Avrupan'nin tozunu atariz... isteyenin bir yuzu :-)
YanıtlaSilAçıkcası, harika bir analiz olmuş. Bravo Hakan...
YanıtlaSil@etrixler, @keyfimizvebiz : Teşekkürler:)
YanıtlaSil