QUARESMA YOKSA KARTAL DA YOK

BEŞİKTAŞ: 2 - KONYASPOR:2

Beşiktaş'ın geçen hafta çok kötü oynayarak kazandığı Gençlerbirliği maçının ardından, kağıt üzerinde kolay gözüken içerdeki Konya maçının çok daha zor geçeceği belliydi. Konyaspor kazanmak için çıktığı maçlarda defansında açık verip kolay gol yiyebilen ama defansı ön planda düşünüp kapandığında zor gol yiyen, iyi kapanan tipik bir Ziya Doğan takımı. En büyük özellikleri olarak bilinen sert futbolları namına bugün pekte birşey görmedik.

Beşiktaş sahaya kağıt üzerinde bu şekilde yayıldı:

Kağıt üzerinde diyorum çünkü sakatlanana dek Q7 rakip kaleye Nobre'den çok daha yakın oynadı. Holosko ise hemen hemen tüm maç sol çizgideydi. Maça iyi başlayan Q7 sakatlanıp çıkınca, alışıldığı şekilde tüm hücum varyasyonları bıçak gibi kesildi.

Quaresma sakatlandığında Erhan'ı sağ beke alıp, Hilbert'i ileri sürmek belki çok kötü bir fikir gibi durmuyor ama Erhan faktörü yine kendini gösterdi. Konya'nın ikinci golünde kademeye gelip tutması gereken adam bomboş bir şekilde topu göğsünü alıp antreman havasında, kaleye topla girmesi için arkadaşına bırakabildi.
Schuster, Erhan'ın yerine Zapo'yu oyuna alıp, İ.Toraman'ı beke çekse ve Hillbert'i ileri öyle sürseydi Beşiktaş bugün maçı galip bitirecekti. Erhan Güven için artık birşey yazmak istemiyorum. Hakkındaki fikrimi ligin henüz 2. haftasındaki şu yazımın sondan ikinci paragrafından okuyabilirsiniz.

Necip yerine Aurelio tercihinde bu derece ısrar edilmesine sinirlenmeye başladım. Aurelio geldiğinde, Necip'e çok yük binmez, üç maç Necip oynarsa bir maç dinlenir Aurelio oynar diye düşünüp olumlu karşılamıştık ama Schuster her maç ısrarla Aurelio'yu oynatıyor. Aurelio da doğal olarak, FB'deki Aurelio değil artık. Hücuma katkısı hemen hemen sıfır! Oyunu ceza sahasının önündeki 10 metrekarede oynuyor. Necip ise tüm sahaya hakim, atağa çıkarken aldığı toplarda direk rakip kaleye gitmeyi düşünüyor ve en az Aurelio kadar defansif görevinide yapıyor. Öyleyse bu Aurelio ısrarı niye?

Holosko bugün çok kötü oynamadı hatta golünüde attı ama Galatasaray'da Sabri neyse Beşiktaş'ta da Holosko o olmuş. Taraftarın gözünde her an dalga geçilen, birşey olmayacağı kabullenilmiş, yararsız adam imajı. Haksızda değiller hani. Evet kondüsyonu çok iyi, çok koşuyor, mücadelesine laf yok ama futbolu çok dar bir kalıpta biliyor gibi. Bir insan her aldığı topu neden önüne doğru vurup peşinden deli gibi koşturmaya başlar anlayamıyorum. Futbol bu değil. Pas vermek, çalım atmak, orta yapmak gibi terimler Holosko için hala gizem!.. Herkesin dilinde Manisa'daki Holosko var ama ben ordaki futbolunu da oldukça iyi hatırlıyorum. Nokta santrafor Meduna'nın etrafında dolanan 2. forvetti, belki birazcık daha fazla şutu düşünen ama stil olarak yine aynı Holosko idi. Süratli ama dağınık, çok dağınık, aşırı dağınık, dengesiz bir Holosko... Henüz pek tanınmadığından ve de rakipler BJK karşısındaki gibi kapanmadığından, rakip futbolcuların içinden geçme girişimleri nispeten daha fazla başarılı oluyordu hepsi bu.

Maç kazanmak için gol atmak şart ama Beşiktaş'ın gole en yakın futbolcuları Nobre, Holosko ve Tabata. Nobre'nin bugün BJK'nın en iyilerinden olduğu konusunda herkes hemfikir ama gole yaklaştığı veya şöyle söyliyeyim şut attığı tek bir pozisyon bile yok! Tabata ise tamamen asisti düşünen, Beşiktaş formasıyla 2 yılda 2 veya 3 gol atmış bir adam! Holosko bugün boş goleye golünü attı ve bu 220 gün sonra attığı ilk gol! Yani Quaresma-Guti-Bobo üçlüsü hakikaten yokluğunda ağlanacak bir üçlü kabul ama diğer hücumcularının hiçbirinde gol mahareti olmaması yanlış bir planlama değil mi ?

Cenk'in gollerde çok net bir hatası yoktu ama kalesine gelen iki topunda gol olması insanı huzursuz ediyor. Bu arada sakatlanıp çıkan Quaresma ile ilgili gelen ilk haberler 3-4 hafta oynayamayacağı yönünde. Beşiktaş'ın şuan hala can çekişen şampiyonluk şansı, bu periyottaki GS ve Bursa maçlarından sonra tamamen ölebilir!

Konyaspor'u bu sezon ilk kez 90 dakika izledim. Kadroları geniş ama kalite olarak hepsi birbirine yakın vasat oyuncular. Grajciar bugüne kadarki en dikkat çekici adamlarıydı ve bugünde attığı iki golle maçın yıldızı oldu. Slovakya milli takımında da banko oynuyor.

Diğer önemli silahları Montano ise ilk yarı çok kötüydü ama ikinci yarı takımını kontra ataklara çıkarırken hemen hemen hiç pas hatası yapmadı ve kendini affetirdi.

Kalecisi Gökhan Tokgöz yıllardır vasatüstü performanslar sergileyen bir kaleciydi ama yaşı ilerledikçe formu çok düştü. Bugün kalesine gelen tüm topları sektirdi! Yedek bekleyen Orkun bence ondan çok daha iyi bir isim ve formayı daha çok hakediyor.

İkinci yarı oyuna giren Tazemeta, Diyarbakırspor'daki günlerinden bildiğimiz süratli futboluyla oldukça etkili oldu. Kulübede bulundurmak için iyi bir isim.

Konyaspor'da özellikle beğendiğim bir futbolcu var. Bugün sol bek oynayan ama sağ bek ve orta sahada da defalarca izlediğimiz Hakan Aslantaş! Bugün bence Grajciar ile birlikte sahanın en iyisiydi. Dribling kabiliyeti yüksek, çok kuvvetli ve mücadeleci bir futbolcu, bugün sol kanatta hiç duraksamadı. 25 yaşında, GS 'da rotasyonda kullanılabilecek çok değerli bir adam.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

FELİPE MELO RÖPORTAJI

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI