HAYATIMIN FİLMLERİ #45.Atonement#
45. Atonement (2007)
Yönetmen: Joe Wright
Oyuncular: Keira Knightley , James McAvoy
Imdb notu: 7.9
Atonement, bir edebiyat adaptasyonu olmanın getirebileceği yetersizliği hiç yaşatmayan, yalnızca kelimelerin verebileceği düşünülen duyguları vermede hiç zorlanmadan alıp götüren, oyunculukların göz doldurduğu ama özellikle James McAvoy'un içtenlikli oyunculuğuyla tüm filmin ana duygusunu sırtlanıp götürdüğü film gibi bir film!
Çocukluğu, aşkı, savaşı, İngiliz toplumunu ve sınıf ayrımını; akıcı, etkileyici bir anlatımla sunarken, utanç, bağışlama, kefaret ve günahları hoşgörmenin güçlüğü üzerinde düşünmeye yöneltiyor.
Film, anlatım metoduyla çok farklı bir yol izliyor. Filmin ilk yarısı, 3 ana karakterin yaşamını değiştirecek hayati önem taşıyan "tek bir günü" anlatıyor! 2. yarıda ise o gün yaşanan olaylardan sonra karakterlerimizin sonraki "tüm hayatını" takip ediyor ve ne şekilde değiştiğine tanıklık ediyoruz.
Biraz ağır ilerliyor ama bu film için bu durum olmazsa olmaz bir gereklilik! Ne daha hızlı olmalı nede daha ağır.. Filmde renklerin kullanımı mükemmel. Her bir sahnesi adeta tablo gibi. Zaten en iyi görüntü yönetimi (Seamus McGarvey) oscar ödülünü de kazanmıştı. Özellikle İngiliz askerlerinin toplandığı, 5 dakikalık tek planda çekilmiş sahil sahnesi kusursuz.
Yönetmen: Joe Wright
Oyuncular: Keira Knightley , James McAvoy
Imdb notu: 7.9
Atonement, bir edebiyat adaptasyonu olmanın getirebileceği yetersizliği hiç yaşatmayan, yalnızca kelimelerin verebileceği düşünülen duyguları vermede hiç zorlanmadan alıp götüren, oyunculukların göz doldurduğu ama özellikle James McAvoy'un içtenlikli oyunculuğuyla tüm filmin ana duygusunu sırtlanıp götürdüğü film gibi bir film!
Çocukluğu, aşkı, savaşı, İngiliz toplumunu ve sınıf ayrımını; akıcı, etkileyici bir anlatımla sunarken, utanç, bağışlama, kefaret ve günahları hoşgörmenin güçlüğü üzerinde düşünmeye yöneltiyor.
Film, anlatım metoduyla çok farklı bir yol izliyor. Filmin ilk yarısı, 3 ana karakterin yaşamını değiştirecek hayati önem taşıyan "tek bir günü" anlatıyor! 2. yarıda ise o gün yaşanan olaylardan sonra karakterlerimizin sonraki "tüm hayatını" takip ediyor ve ne şekilde değiştiğine tanıklık ediyoruz.
Biraz ağır ilerliyor ama bu film için bu durum olmazsa olmaz bir gereklilik! Ne daha hızlı olmalı nede daha ağır.. Filmde renklerin kullanımı mükemmel. Her bir sahnesi adeta tablo gibi. Zaten en iyi görüntü yönetimi (Seamus McGarvey) oscar ödülünü de kazanmıştı. Özellikle İngiliz askerlerinin toplandığı, 5 dakikalık tek planda çekilmiş sahil sahnesi kusursuz.
Şahsen ben bir filmi izlemeye başladığımda, yaklaşık ilk 20-30 dakikasından sonra filmi, kafamdaki diğer izlediğim filmlerden oluşturduğum kalıplara sokarım. "Hee buda şunun gibi, şu tarz bir film" diye sınıflandırırım ama bu film hiçbir film gibi değil. Tek bir filmde anlatılması imkansız gözüken, insanı hayrete düşürecek kadar çok şeyi anlatabiliyor. Aynı zamanda da derinden etkilemeyi başarıyor. Adeta bir film izlemiyor, bir roman okuyorsunuz.
İzlemeyenler için küçük bir hatırlatma; filmin son 15 dakikasının etkisinden uzun süre kurtulamayacaksınız!
İzlemeyenler için küçük bir hatırlatma; filmin son 15 dakikasının etkisinden uzun süre kurtulamayacaksınız!
Önceki Filmler:
46.The Pianist
46.The Pianist
Ada kültürünün ürünü olan filmleri hep sevmişimdir.Bunu da indiriyorum.
YanıtlaSilbenim için geri dön diyordu bir kadın..
YanıtlaSilçok fazlasıyla etkilendiğim bir filmdi..
o zamanlar ben de yazmıştım hakkında:
kefaret
Bir başyapıt. Bana göre boşa çekilmiş tek bir sahne yok. Oyunculuklar müthiş. Tek bir saniye sıkılmadım. Çikolatacıdan, kız kardeşten, Lola'dan nefret ettim. Kahyanın oğlunu, zenginin kızını ve kahyanın oğlunun üstünü örten ve ona şefkat gösteren arkadaşını çok sevdim. Gerçekten varlarmışçasına sevdim. Çok unutkanımdır ancak bazı filmleri ve bazı sahnelerini asla unutmama. Bu film onlardan biri.
YanıtlaSil