HAYATIMIN FİLMLERİ #10.The Dark Knight#

10.The Dark Knight (2008)
Yönetmen: Christopher Nolan
Oyuncular: Christian Bale, Heath Ledger, Aaron Eckhart.

Imdb notu: 9,0
Çocukluktan beri en sevdiğim süper kahraman olan Batman 'de sıra. Okuma yazmayı öğrendiğim ilk yıllarda (90'ların başı) ulaşabildiğim sınırlı sayıdaki çizgi roman ile başlayan Batman tutkum, o dönem ATV'de yayınlanmaya başlayan "Batman Animated Series" çizgi filmi ile katlanmıştı. Yine Sinema filmleriyle ilk tanışmam da aynı dönem Star 1 televizyon kanalında yayınlanmakta olan "Parliament Sinema Kulübü" Pazar gecesi sinemasıyladır. Hayatım boyunca tek bir sigara bile içmedim ama Parliament bu yüzden hala en sevdiğim sigara markasıdır :)

İşte yine böyle bir pazar gecesi ekranda aniden Tim Burton'ın 1989 yapımı "Batman" 'i belirdi ve kelimenin tam anlamıyla aklım çıktı! O ana kadar hep çizgi film ve çizgi romanlarda gördüğüm kahramanımı bir sinema filminde kanlı canlı izlemek beni büyülemişti. Yine Burton'ın çektiği devam filmi 1992 yapımı "Batman Returns" de aynı derecede güzeldi. Bu iki filmde yaratılan karanlık atmosfere bayılmıştım.


Maalesef daha sonra çekilen Batman filmlerini (Joel Schumacher'in iki rezil filmini hiç anmasak daha iyi) Christopher Nolan'ın 2005 yılındaki "Batman Begins" 'i dahil beğenmemiştim. Taa ki 2008'de "The Dark Knight" gelene kadar..

Bu film hem özlediğim karanlık atmosferi geri getirmiş, hem de Tim Burton'da görece eksik kalan tempoyu tuturmuştu. Üzerine bir de Jack Nicholson'ı bile unutturan Heath Ledger'ın muhteşem Joker performansı eklenince, tarihin en iyi aksiyon filmlerinden biri ortaya çıktı. Bu filmi bir süper kahraman filmi olarak kategorize etmek haksızlık olur ama tüm bu muhteşemliğin bir Batman filminde bir araya gelmesinden çok mutluyum o ayrı.

Filmin ilham aldığı üç çizgi roman serisi var. "The Killing Joke", "Batman: Year One" ve "Batman: The Long Halloween". Bu romanlarda geçen konular başarılı bir şekilde tek film senaryosunda harmanlanmış.

Pek çok unutulmaz sahne var ama Nolan'ın klasik tercihiyle filmde görsel efekt yok denecek kadar az. Örnek olarak şatafatlı hastane bombalama sahnesi için boş bir alana hastane binası kurup gerçekten patlatmışlar:) Dikkat ederseniz bomba Joker'in düğmeye ikinci basışında patlıyor ki bu da senaryoda yazmayan gerçek bir durum. Sahne çok daha gerçekçi olmuş haliyle:) Daha küçük bir örnek ise Joker'in masadaki kalemi sihirbazlıkla (adamın kafasında) kaybetme sahnesi. Tek planda çekilen sahnede yine herhangi bir efekt yok. Karşıdaki aktör kafasını masaya vururken el çabukluğuyla kalemi masadan alıyor:) Görsel efekt olmaması bir yana yanlış bilmiyorsam açılıştaki banka soygunu sahnesinin IMAX kameralarının kullanıldığı ilk film sahnesi olma gibi de bir ünvanı var.
Sonuç olarak 185 milyon dolar maliyete karşılık gişede 1 milyar dolardan fazla kazanan film, yapımcılara çizgi romanların çok iyi bir film potansiyeli olduğunu gösterdi ve maalesef günümüzdeki berbat Marvel filmlerinin arka arkaya sırlanmasına bir nevi ön ayak oldu.

Filmin lokomotifi Joker karakterine yepyeni bir bakış sunan Heath Ledger'ın deneylerine Warner Bros. stüdyosu ilk başlarda hiç sıcak bakmasa da Nolan'ın ısrarıyla Ledger rolü almış. Bizler de bu sayede gelmiş geçmiş en sağlam kötü karakterlerden birini izleme şansına sahip olduk. Örneğin Joker'in bu film ile özdeşleşen konuşurken dudaklarını yalama tiki Ledger'ın kendi fikriymiş. Söylediğine göre Joker makyajında kullanılan protezler çok çabuk kuruyormuş, çekim aralarında dudaklarının etrafını yalarken bunu role yedirmek aklına gelmiş. Hatta uşak Alfred'i canlandıran efsane oyuncu Michael Caine bile Ledger'in ilk Joker performansını gördüğü an heyecandan kendi repliğini unuttuğunu söyler.
Bugün dönüp baktığımızda Heath Ledger'ın bu role hazırlanmak için aylarca kendisini bir odaya kilitlediği ve film gösterime girdikten kısa bir süre sonra da üzücü bir şekilde aniden aramızdan ayrıldığı gerçeğinin filme farklı bir anlam kazandırdığını inkar etmiyorum. Fakat haketmediği bir övgüye mazhar olmasından asla bahsedilemez.
Esas oğlan Batman rolünde Christian Bale için de kişisel zirvesi denebilir ama ben hala en iyi Batman'in Michael Keaton olduğunu düşünüyorum.
Üzerine mutlaka konuşulması gereken muazzam detaylardan biri de Hans Zimmer'in müzikleri. Müzik yardımıyla bir filme maksimum ne kadar etki edilebilirse etmiş yine. Zimmer filmde sık sık duyduğumuz "Why so serious?" bestesini sadece iki notadan oluşturmuş. Sinema tarihinde müzik denince Ennio Morricone ile akla ilk gelen iki isimden biri olması boşuna değil.


Bu yaşımda bile hala anahtarlığımda olsun, telefonumun arka planında, tişörtlerimde olsun Batman logosu görmek çok hoşuma gidiyor. Çocukluk kahramanımın beyaz perdeye yansıtıldığı en iyi film listemde onuncu sıradaydı.

Önceki Filmlerim:

11.Alien

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FELİPE MELO RÖPORTAJI

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI