Kayıtlar

Aralık, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MUTLU YILLAR

Resim
Bu bloga yolu düşen herkesin yeni yılı kutlu olsun. İyi seneler... 2010 benim için vasat bir yıl oldu. İşim ve sevdiklerimle ilgili önemli bir problem yaşamadım çok şükür ama sağlık olarak biraz sıkıntılı geçti diyebiliriz. Yılın neredeyse ilk yarısını komple kaplayan bir mide rahatsızlığı yaşadım. Kapanışı da diş problemleriyle yaptık. Hatta bu yazıyı yazmaya başlamadan yarım saat öncesine kadar bile dişçideydim:) Önümüzdeki 1 aya yayılacak bir tedavi programı yaptık, ağzımda hiç sağlam diş yokmuş yani:) Neyse ciddi şeyler değil hiçbiri, hoşgeldin 2011 diyoruz ve geçtiğimiz yıla şöyle bir bakıyoruz: Galatasaray açısından baktığımda ise tam anlamıyla berbat bir yıl geçirdik. Çok üzüldük çok kızdık.. Umarım 2011 de daha iyi futbol, daha iyi futbolcular, daha akıllı yöneticiler izleriz. Satranç açısından bir değerlendirme yaparsam; 4 turnuva oynadım bu sene. Biri (Keşan Festivali) hariç diğer hepsini ilk 5te bitirdim. Özellikle Koç Festivalindeki takım 1.liği ve ferdi 3.lük fena sayılm

STSL İLK YARININ EN KÖTÜ ONBİRİ

Resim
İlk yarının en iyilerini yazdık şimdi de sıra en kötülerinde. Hemen belirteyim listeyi kendisinden çok şey beklenen veya çok para alan ama performansına yansıtamayan, isimli oyunculardan oluşturdum: 1-Rüştü Reçber (Beşiktaş): Türk futbol tarihinin en büyük kalecisi bence. Artık iyice yaşlandı. Gerek sakatlıklar, gerekse de Hakan ve Cenk gibi iki iyi kaleciyle aynı takımda olması nedeniyle bu sezon sadece 4 maç forma giyebildi. 2-Ali Turan (Galatasaray): Nasıl "en iyiler" listesini yaparken aklıma hemen Burak ve Emenike geldiyse, bu listenin bir numaralı adamı da Ali Turan'dır! İğrenç bir ilk yarı geçirdi. Sadece eski takımı Kayserispor karşısında vasatın üzerinde bir performans sergiledi, diğer tüm maçlarda en hafif tabirle berbattı. Stoper asıllı olması nedeniyle sağ bekte çok sırıttı, inanılmaz pas hataları yaptı. 3-Gökhan Zan (Galatasaray): Aslında onun adını yazmak konusunda biraz tereddüt yaşadım. Rahatlıkla takım arkadaşı Servet'te yazılabilirdi ama Gökhan

LUCAS EDWARD NEILL

Resim
Devre arası malum... Hakkında kafa yormaya değecek pek vukuat yok. Bende bu fırsattan istifade, blog arşivinde yer alması adına çok sevdiğim futbolcumuz Neill ile ilgili bir kaç satır karalamak istedim. Bilindiği gibi 32 yaşındaki "İrlanda asıllı" Avustralyalı futbolcumuzun sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Kalıp kalmayacağı belli değil. Futboldan anlayıp "yaşlı" veya "ağırlaştı" diyen çıkabiliyor ama, futboldan anlamayıp " Servet daha iyi" diyen çıktığında sinirleniyorum ben asıl. Neill'i gönderip yerine onun kalitesinde bir adam bulabilmek çok zor. Dünyanın bonservisini vereceksin, sonra da uyum sorunu yaşamasın diye dua edeceksin. Frank De Boer, Xavier veya Meira kötü futbolcular mıydı? Ben Neill'in futbolundan da, imajından da, özverisinden de, hırsından da, liderliğinden de... kısacası herşeyinden çok memnunum. En az 2 sene daha rahatlıkla bu takımda oynayabilir bence. İnşallah sözleşmesi yenilenir. Ronaldo'nun yeni yetme günler

HAYATIMIN FİLMLERİ #42.Unforgiven#

Resim
42. Unforgiven (1992) Yönetmen: Clint Eastwood Oyuncular: Clint Eastwood, Morgan Freeman, Gene Hackman Imdb notu: 8.3 Eskiden acımasız, çılgın bir katil olan William Munny, eşinin vefatından sonra artık tüm zamanını küçük barakasında çocuklarına bakarak geçirmektedir. Taa ki bir genç onu ziyarete gelene kadar... Bu gençten, Big Whiskey kasabasındaki fahişelerin koyduğu ödülün haberini alan Munny, ilk başta bu teklifi kabul etmez ama daha sonra fikrini değiştirecektir... 60-70 'lerin en iyi westernlerinde oynamış ve bu filmlerle sinema tarihine adını unutulmayacak bir efsane olan kazımış Eastwood'un yıllar sonra hem çekip hem oynadığı, o günlere bir selam niteliği taşıyan son westerni olan " Unforgiven " ironik bir şekilde bence gelmiş geçmiş en iyi western filmi! For a Few Dollars More (1965) ve The Good, the Bad and the Ugly (1966) gibi iki unutulmaz western filminde başrol oynayan Eastwood, bu filmlerin yönetmeni Sergio Leone üstaddan çok şey öğrendi

STSL İLK YARININ EN İYİ ONBİRİ

Resim
Blog yazmaya başlamadan önce böyle, haftanın onbiri, ilkyarının en bilmem nesi, sezonun şusu busu gibi istatistiki şeylere bayılırdım. Hazır ilk yarıyı tamamlamışken bende sizlere kendi keyfime göre ilk yarının en başarılı onbirini hazırladım. 1-Onur Kıvrak (Trabzonspor): İlk yarıyı sadece 10 gol yiyerek kapatan liderin başarılı kalecisini seçerken pek zorlanmadım. Henüz 22 yaşında olmasına rağmen 35 yaşındaymış gibi soğukkanlı ve kalesinde güven veriyor. Maç kurtaran büyük bir kaleci o. 2-Roberto Hilbert (Beşiktaş): Sağ bek pozisyonu için karar vermekte çok zorlandım. Diğer adayım Serkan Balcı idi. Ben yinede kötü giden Beşiktaş'ın en istikrarlı adamlarından Hilbert'i seçmeye karar verdim. İlk transfer olduğunda farklı pozisyonlarda denenip burun kıvrıldığı maçlar olmuştu ama daha sonra sağ koridoru adeta tapuladı. 90 dakika boyunca bitmek bilmeyen enerjisi, sürekli gidip-gelmesi, hücuma verdiği destekle beğenimi kazandı. Son topları biraz daha olumlu kullanabilse çok daha

GENÇLERİMİZİN KADERİ KONYA İLE Mİ YAZILMIŞ?

Resim
KONYASPOR:0 - GALATASARAY:1 (Anıl Dilaver) Yıl 2006: Altyapıdaki futboluyla dikkatleri çeken genç Aydın Yılmaz, A takımdaki ilk maçına, ligin son haftalarındaki Konyaspor deplasmanında çıkıyor. Son dakikalarda onun attığı golle GS 0-1 kazanıyor ve şampiyon oluyor. Yıl 2008: O sezon ligin en iyi sağ bek performansını sergileyen genç Uğur Uçar, buzla kaplı zeminde Batista ayısı ile çarpışıyor ve diz kapağı kırılıyor! Bir daha da eski günlere dönemiyor.. Yıl 2010: Tarihimizin en kötü sezonlarından birini geçirirken, ilk yarının son maçında, A takımla ilk maçına çıkan Anıl'ın golüyle 1-0 kazanıyoruz. İnşallah ne Aydın'ınki gibi tek maçlık kalır, nede Uğur'un ki gibi bir sakatlık yaşar futbol hayatında bu yakışıklı genç. Bu berbat sene aslında bir yandan da gençlerimiz için büyük bir fırsat. Önümüzde 17 adet daha hedefsiz lig maçı var. Sadece Anıl değil, çok yetenekli gençler var altyapıda: Musa, Cumhur, Cem Sultan, Ahmet Kesim ve Caner Öztel ligin ikinci yarısında bol bol for

BARCELONA'NIN SIRRI NE?

Resim
Tarihin en meşhur seri katili Ted Bundy 'nin hayatını anlatan bir film aldım geldim az önce. Filmi takmadan hızlı hızlı kanalları tarıyordum. Barcelona'nın Espanyol maçına denk geldim. Dakika 10 civarıydı. Eşime "bir beş-on dakika bakalım, zaten kesin gol olur, golü görünce filme geçeriz" dedim. "Bu adamlar çok acayip, şu an dünyanın en iyi takımı bunlar ve pek çoklarına göre tarihin en iyi takımı" diye anlatıyordum ki lafımı bitiremeden Pedro golü attı :) Böyle olunca onun da ilgisini çekti. Filme geçmeden biraz daha izlemek adına, Barcelona hakkında kısa kısa bilgiler geçiyordum. "Bak bu futbolcu kendi altyapılarından yetişme, sonra bu da, aaa bu da öyle sanırım" filan derken olaya uyandım! Şu an sahadaki 11'den; Valdes, Puyol, Pique, Busquets, Xavi, Iniesta, Messi ve Pedro Barcelona'nın alt yapısından yetişmiş futbolcular! İlk onbirin sekizi altyapıdan yani !!! Filme geçme işi biraz daha uzadı tabi böyle olunca, hemen klavyenin başına o

Bunlar mı Galatasaray'ı kurtaracak?

Resim
İş bilmez yönetimimizin son bombası! Ezeli rakiplerden birer transfer, hoop en büyük başkan bizim başkan.. Yok yaa! Fatih Tekke, Beşiktaş' geldiğinde yazdıklarım burada . Evet bence çok büyük futbolcu ama artık lig bitti diyoruz, önümüzdeki senenin takımını düşünerek transfer yapalım veya yapmayalım diyoruz, siz bana Fatih Tekke diyorsunuz! Seneye 34 yaşındaki Fatih mi oynayacak Galatasaray'da? Amaç ne? Günü kurtarmak mı? Yoksa akıllı mantıklı bir iş mi bu? Teee 3 ay önce Kazım'ın adı GS ile ilk anıldığında yazdıklarım da burada . Tekrar tekrar aynı şeyleri söylemeyeceğim. Özellikleri itibariyle en komple futbolculardan biri ama mental olarak tam bir "rahatsız" Kazım. Rijkaard zamanında bir ihtimal olabilirdi ama Hagi'nin takımında Kazım Kazım OLMAZ! Hagi bu çocuğu sopayla döver!

Hay ayağına sağlık be Barış!

Resim
Baktı bizim beceriksiz yönetimin yapacağı yok, basmış Serdar'ın ..ıçına tekmeyi :) Adamsın Barış:) Şaka bir yana, neresinden tutsan elinde kalan takımımızın bence en zayıf yanı, Cana'nın yanında ayağı biraz olsun top yapan savaşçı bir ön liberomuz olmaması! Ayhan ve Sarp'ı direk çöpe atabilirsin. Devre arasında bu takıma çok fazla transfer yapılmasına, göz boyamak için lüzümsuz masraf yapılmasına karşıyım ama Cana'nın yanına mutlaka bir adam alınmalı! Rotasyonda da Barış Özbek kullanılabilir. Paniktir, savruktur, delidir, ne yapacağı belli olmaz filan ama her maç kanının son damlasına kadar savaşır Barış. Sarp gibi kaçak dövüşmez, nerede mücadele varsa ordadır. 90 dakika koşar, Ayhan gibi üfleyince yıkılmaz. Kaldı ki Ayhan daha teknik, daha yaratıcı geçinir ama Galatasaray formasıyla 10 yılda attığı gol sayısı, Barış'ın 3 yılda attığı ile hemen hemen aynı! Ne yapayım tekniğini o zaman ben, adamın yüzünü rakip kaleye döndüğü yok ki al gülüm ver gülüm stoperlerin a

ÜÇ BÜYÜKLER ÇOK ŞEKERLER - 2

Resim
Ligin 2. haftasında gerçekleşmişti , bu hafta tekrarladı. Yine üç büyükler, Anadolu takımlarının önünden boynu bükük ayrıldılar. 2. yarıda da bu serinin devamını yazacağız gibi görünüyor. 3-4 diye sürer bu gidişle... Bursaspor yarın sonuncu Kasımpaşa'yı yenerse, zirvedeki ikili Trabzon-Bursa arayı biraz daha açacaklar. Ligin en iyi futbol oynayan iki ekibi hakettiği şekilde yoluna devam ediyor.

OOOOOO CİMBOMBOMMMM !

Resim
GALATASARAY:0 - GENÇLERBİRLİĞİ:2 Bugün siz oynarsınız yarın başkası.. Biz yıllar sonra arkadaş arasında, ne rezil adamlardı onlar ne hale getirdiler takımı deriz 10 saniye.. Geçeriz Monaco maçını, Prekazi'yi, Neuchatel Xamax'ı, Real Madrid'i, Arsenal'i, Taffarel'i konuşuruz saatlerce.. Siz Galatasaray'lı değilsiniz. Bana kalsa futbolcu da değilsiniz ya! Bugün futboldan para kazanıyorsunuz diye futbolcu diyorlar. Yarın yorum yaparsınız yorumcu derler. Ama hiçbir zaman kimse size Galatasaray'lı demeyecek.

Beşiktaş abarttı!

Resim
Son yıllarda başı sakatlık belasından bir türlü kurtulamayan Galatasaray'lılar, bu sene Beşiktaş'ın başına gelenleri gördükçe bizimki hiçbir şey değilmiş diyorlardır sanırım. Saymakla bitmeyen sakatlar iyileşmeden her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Nasıl başlarsa öyle gider derler ya aynen öyle oldu bu sene durumları. İlk olarak henüz sezon bile açılmadan, Rıdvan ve Sivok çok ciddi sakatlandılar ve sezonun ilk yarısını açmadan kapadılar. Hemen ardından Ekrem ve Ferrari sezona başladıkları gibi sakatlanıp, yaklaşık 16'şar maçı kaçırdılar. Tam toparlanıyorlarken bu sefer Quaresma bir gitti, takım tepetaklak! 2 ay sonra tam döndü derken ilk maç hoop tekrar yok. En büyük gol silahları Bobo sakatlanalı 2 ay oldu, o da hala yok. Nihat desen aynı şekilde. (Gerçi bu iyi mi kötü mü orası tartışılır) İrili ufaklı daha onlarca sakatlık.. Aurelio, Hakan, Onur, Guti, Cenk ... Müzmin sakat, yaşlı kurtlar Nobre, Rüştü ve Yusuf'u zaten hiç saymıyorum ama onlar da sakatlık nede

HAYATIMIN FİLMLERİ #43.Issız Adam#

Resim
43. Issız Adam (2008) Yönetmen: Çağan Irmak Oyuncular: Cemal Hünal , Melis Birkan Imdb notu: 7.1 Listeyi takip edenler için ilk büyük sürpriz bu film ile gelmiş oldu sanırım :) Evet... 43. sıradaki filmim Issız Adam! Bir de ipucu vereyim yeri gelmişken, bundan başka 3 adet daha Türk filmi var listemde! Neyse, ilk olarak filmin benim adıma en büyük özelliğini yazarak başlayayım: Uzak ara hayatımda en fazla ağladığım film bu!:) ki öyle ota b.ka ağlayan, bol bol aşk filmi izleyen falan bir adam da değilimdir ama bu filmin final sahnesinde, sinema salonunda olmama rağmen ağlamaktan imanım gevremişti! "Şrakk!" diye ışıklar yandığında, rezil olduk diye kafa önde çaktırmadan çıkmaya çalışırken, yan gözle şöyle bir etrafa bakınmıştım. Tüm kızların salya sümük gittiğini, erkeklerinde aynen benim pozisyonumda, kafalar önde, gözler kıpkırmızı, yarım g.t yarım g.t bir an önce salondan çıkmaya çalıştıklarını görmüştüm de ancak öyle rahatlamıştım :) Çağan Irmak'ın yö

Kabahat soranda :)

Resim
-Sunucu: Sergen, 18 yaşından küçüklerin de iddia oynadığı görülüyor, onlara ne söylemek istersin ? -Sergen Yalçın: Almanya ligi'nden uzak dursunlar çok sürpriz oluyor.

Yeni Malatyaspor'un muhteşem ikilisi!

Resim
Kartalspor futbol takımının başındaki zıt ikiliyi daha önce yazmıştık. Yeni Malatyaspor ise, takımı emanet etmek için çok daha uyumlu bir ikili bulmuş. Vedat İnceefe ve Cafer Aydın :) Türk futbolunun bu iki renkli futbolcusu artık Yeni Malatyaspor'un başındalar. Cafer, Vedat'ın yardımcılığını yapacak. İkisi de kalburüstü futbolculardı ama daha ziyade delilikleri, psikopatlıkları ile hafızalarımıza kazındılar. Özellikle Vedat ile ilgili her Galatasaraylı'nın bol bol anısı vardır. Ben şahsen hala ara ara sahadaki ruhsuz futbolcuları gördükçe, rakip futbolcularla itiş kakış olduğunda vs. "Ah ulan şimdi Vedat olacaktı orada" diyorum. (Bir diğeri için bkz. Emre Aşık). 7 sene kadar Galatasaray forması giyen namı diğer "Reis"'in ilk akla gelen hadisesi ise 1999-2000 yılında Ankaragücü futbolcusu Faruk'u önce saha içinde sırtından ısırması, ardından da hırsını alamayarak, aynı futbolcuya soyunma odasında kafa atarak, 6 ay müsabakalardan men cezası alma

2010'UN EN İYİ 11'İ

Resim
Uefa.com tarafından düzenlenen 2010 yılının en iyi 11'i anketinde, oylarımı görüldüğü üzere bu isimlerden yana kullandım. Adaylar aşağıda.. Siz ne dersiniz? KALECİ: iker casillas, julio cesar, david de gea, maarten stekelenburg, eduardo SAĞ BEK: maicon, sergio ramos, philipp lahm, branislav ivanovic, gregory van der wiel STOPER: gerard pique, carlos puyol, lucio, walter samuel, diego lugano, david luiz, lenoardo bonucci, brede hangelard, souleymane diawara, douglas SOL BEK: fabio coentrao, giovanni van bronckhorst, ashley cole, john arne riise, michael bastos SAĞ AÇIK: arjen robben, dirk kuyt, cristiano ronaldo, javier zanetti, adam johnson ORTA SAHA: bastian schweinsteiger, xavi hernandez, mark van bommel, sami khedira, esteban cambiasso AMC: wesley sneijder, mesut özil, cesc fabregas, thomas müller, keisuke honda SOL AÇIK: andres iniesta, florent malouda, antonio cassano, gareth bale, angel di maria FORVET: lionel messi, diego milito, diego forlan, david villa, luis suar

KÜMEDE KALMA YOLUNDA ÇOK DEĞERLİ BİR 3 PUAN!

Resim
KASIMPAŞA:0 - GALATASARAY:3 (Kewell,Pino,Hakan) * Pino dünyaları kaçırmaya devam ediyor ama koca takımda onun kadar istekli, onun yarısı kadar süratli ve onun dörtte biri kadar atletik başka kimse olmadığına göre PİNO forever.. * Elimizde Insua varken, sol bek Hakan oynuyorsa, Galatasaray devre arasında transfer falan yapmasın boşu boşuna! * Bank Asya'da 30 tane Cana varsa, yerel kanallarda 300 tane Melih Şendil var... * Harry Kewellllll , Harry Kewellllllll ...

TÜRK SİNEMASI 2010'U UĞURLARKEN... (Av mevsimi-NY'ta 5minare-Prensesin uykusu)

Resim
Henüz eve yeni döndüm ve hemen bilgisayarımın başına oturup yazmak istedim. "Av Mevsimi" nden geliyorum... "Hayatımın Filmleri" serisine başladığımdan beri, sinemada izlediğim filmleri yazmayı bırakmıştım ama son bir ayda arka arkaya 3 tane çok kaliteli Türk filmi birden izleyince, en azından kısacada olsa fikirlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Şuan çoğu sinemamızda üç film de aynı anda gösterimde. Bu aralar sinemaya gidecek olan ve aralarında seçim yapacak arkadaşlar için, konu/sahne vs.. değinip tadını kaçırmadan kendimce bir karşılaştırma yapmak istedim. New York'ta Beş Minare , Prensesin Uykusu ve bugünde Av Mevsimi . Üç filmde uzun süredir merak ettiğim ve çok şey beklediğim filmlerdi. Aralarında kıyaslama yapmam gerekirse, ben açık farkla en çok Prensesin Uykusu'nu beğendim. Asmalı Konak' la uzaktan yakından ilgilenmediğimden, Çağan Irmak ismiyle tanışmam Mustafa Hakkında Herşey 'le olmuştu. Ardından " Babam ve Oğlum" ve "

2. bilet de Elano'ya..

Resim
Ben yazacağımı 2 ay önce buraya yazmıştım zaten... İstese yattığı yerden 2.5 yıl daha yıllık 3.5m€ 'umuzu cebine koyabilirdi ama adam birkaç sene de vatanında mutlu mesut futbol oynayabilmek için, yıllık 1.3m€ 'ya Santos'a imzaladı. Herşey para değilmiş demekki.. Keita'ya selam.. Bizim formanın içinde yüzünün güldüğünü pek göremedik, bari ayrılırken gülen bir fotoğrafını koyayım istedim.

HAYATIMIN FİLMLERİ #44.Dead Man Walking#

Resim
44. Dead Man Walking (1995) Yönetmen: Tim Robbins Oyuncular: Sean Penn , Susan Sarandon Imdb notu: 7.7 Şevkatli bir rahibe, ölüm sırasını bekleyen bir idam mahkumundan, çaresizlikle yazılmış bir mektup alır. Mahkumun idam edilmesine kadar geçen süre boyunca rahibe, sadece mahkumla değil onun kurbanlarıyla da yakınlaşarak empati kurar. En sonunda rahibe, idam mahkumuna duyduğu empati ile işlediği suçların ağırlığının kavrayışı arasındaki paradoksu yaşamak zorunda kalacaktır. Ortada bir sır perdesi var, perde yavaş yavaş açılıyor ve çıplak gerçekliği ancak filmin sonunda görebiliyoruz. İdam cezasının doğru mu, yanlış mı olduğu konusundaki fikrinizi bol bol gözden geçirecek ve belkide film boyunca defalarca fikrinizi değiştireceksiniz.. Film; rahibe Helen Prejean'ın 1993 tarihli aynı adlı otobiyografik kitabından uyarlanmış. Filmde Susan Sarandon rahibeyi canlandırırken, Sean Penn ise idam mahkumu Robert Lee Willie rolünde. Filmimiz bazı yönleriyle meşhur &qu