Hagi'nin Koşanı

Adaylık şartları: 4 büyüklerde hiç forma giymemiş olmak ve minimum 100 süper lig maçına çıkmış olmak.  Seçim kriterleri: Süper lig kariyerinin uzunluğu ve başarısı, taraftar hafızasındaki yeri ve benim paşa gönlüm :) 10. Mehmet Nas: Dile kolay tam 447 süper lig maçı. Bitmek bilmeyen enerjisi, çabukluğu, sert ve çalışkan futbol tarzı ile oynadığı her takımın bankosu oldu. Defansif bir orta saha oyuncusu olmasına rağmen top tekniği ile de farklıydı. Bırakın dört büyüklerde oynamayı, transfer gündemine girdiğini bile hatırlamıyorum. 9. Roman Kratochvil:  2002-2008 yılları arasında Denizlispor defansında lige renk kattı. Basit ve hatasız oyun tarzı ile benim çok beğendiğim bir futbolcuydu. Özellikle stoper olmasına rağmen 215 lig maçında attığı 39 gol ile hatırlanır. 8. Abdelzaher El Saka: Mısırlı futbolcu 1999-2009 yılları arasında Denizlispor, Gençlerbirliği, Konyaspor ve  Eskişehirspor formalarını toplamda tam  295 kez  giydi. Özellikle Gençlerbirliği performansı ile bugün bile kolay

14.The Godfather (1972) Yönetmen: Francis Ford Coppola Oyuncular: Marlon Brando, Al Pacino, James Caan. Imdb notu: 9,2 Listemde sırası gelince dün belki onuncu kez tekrar izledim. 50 yıl önce çekilmiş ama hala yepyeni.  IMDB listesinin yayına başladığı ilk günden bugüne hep ilk iki sırada yer alan Godfather bence sinema tarihinin en meşhur filmi.  Sanırım orta son veya lise bire gidiyorum. Bu hayatta bazı anları sadece film izlerken yaşayabileceğimi farketmeye başlamışım. Televizyon kötü Türk filmlerinden , komik olmayan komedilerden, üçüncü sınıf aksiyondan geçilmiyor ama ne bulsam izliyorum. Bir yandan da hemen h er h afta sonu sinemaya gidiyorum (O dönem Bursa'da zaten toplam 3 salon var, biri de sadece erotik film gösteriyor). Neyse ki imdadımıza VCD teknolojisi yetişti ve ben şükürler olsun  tüm klasikleri sırayla kiralayıp izleyebilmeye başladım . V e sıra geldi meşhur Baba'ya.  "Mafya filmi" biliyorum ya, zaten o  dönem Deli Yürek dizisi de fırtına gibi esiyo

1-Uğurcan Çakır (Trabzonspor): Uzun yıllar sonra Türk futbolu ilk kez muhteşem bir kaleci jenerasyonu yakaladı. Dört büyüklerin üçünün kalesini 20-25 yaş aralığındaki Türk gençleri koruyor. En küçükleri Ersin henüz 20 yaşında gayet iyi bir sezon geçirip şampiyonluk yaşadı, ilerleyen yıllarda adını buraya defalarca kez yazdırabilir. Diğer iki isim Altay ve Uğurcan ise bu sene lige adeta damga vurdular. İlk yarı kadroya Altay'ı yazmıştım, sakatlığı yüzünden sezon finalini kaçırınca en az onun kadar mucize maçlar çıkaran Uğurcan'da karar kıldım. 2-Marcao (Galatasaray): Şampiyonluğu son maça kadar kovalayan dağınık Galatasaray'ın tek istikrarlı futbolcusuydu. Yıllar önce yine bu blogta kendimce üç büyüklerin tarihinin en iyi yabancı on birlerini seçmiştim. Galatasaray'ı 3-5-2 dizerken Popescu ve Stumpf'un yanına 3. stoperi seçmekte çok zorlanmıştım. Marcao bir kaç sezon daha bu seviyede oynarsa rahatlıkla oraya adını yazdırır. 3-Caulker (Alanyaspor): Welinton'dan

 

GALATASARAY 6 - 1 DENİZLİSPOR 7 ay sonra Muslera'yı tekrar o kalede görmek herşeyden daha güzeldi.  Maçın adamı "Galatasaray'ın oyun aklı" Feghouli'ydi. Muslera-Marcao-Taylan-Feghouli iskeleti tamamlandı. Babel santrafor olarak, oynanmaya çalışılan pas oyununa Diagne'den daha yatkın. Belhanda gerçek bir dengesiz. Bir maç 5 yıldız, sonraki maç 1 yıldız, sonra yine 4 yıldız. Emre'lerden Akbaba olanın Kılınç'a tercih edilmesini yadırgadım. Kırmızı kartın resmi cezası bitse de, belli ki hocanın verdiği bitmemiş. 

   BEŞİKTAŞ  2 - 0  GALATASARAY Sene başından beri her maçına bol pas ve topa sahip olma düsturuyla çıkan Galatasaray, ilk kez oyun planını topu rakibe bırakma (hatta beraberlik hedefi) üzerine kurmuştu. Ligin en iyi futbol oynayan ve en formda takımının deplasmanında çok da anormal gözükmeyen bu durum, aslında en başından yanlıştı. Nedeni ise çok basit bir gerçek:  Galatasaray kadro yapısı kontra atak oynamaya müsait değil.  Dribling yapabilecek süratli oyuncu yok.  Hal böyle olunca uzun süre başarıyla savunulsa da kazanılan toplarla toplam sıfır "0" kez etkili kontra atağa çıkılabildi ve her kazanılan top aynı hızla kaybedilip geri döndü.  Atiba-De Souza ikilisi ile az da olsa boğuşabilmek umuduyla  Emre Kılınç'a tercih edilen Etebo da bu nedenle ters tepti. Bu arada kırmızı kart gören Diagne ve 2.goldeki bireysel hatasıyla Luyindama   esas suçlu olarak gözükseler de bence Marcao ile birlikte Galatasaray'ın en iyileriydiler. Topu bu derece rakibe bıraktıktan sonra d

 GALATASARAY 6 - 0 GENÇLERBİRLİĞİ Geçen haftaki rezilliğin ardından hoca bu maç iki bekini birden değiştirdi. E.Taşdemir'i tahmin etmek kolaydı ama aylardır maç oynamayan Şener'in ilk 11 çıkacağı benim aklımın ucundan dahi geçmemişti. Sonuç olarak iki oyuncu da başarılı bir maç çıkardılar, özellikle E.Taşdemir bence maçın yıldızlarından biriydi.   Emre aslen sol ön orjinli bir futbolcu olduğu için tekniği, oyunu okuması vs zaten hep sorunsuzdu. Kariyerinin başından beri en önemli eksiği yetersiz mücadele gücü/sertlikti. Üzerine bir de Bursaspor'da geçirdiği o ciddi sakatlık sonrası ikili mücadele çekingenliğini bir türlü atamaması yüzünden potansiyeline ulaşamadı. Bugün özellikle bu konularda sorunsuz bir maç çıkardı. Onun adına çok sevindim. Hep bu kadar iyi oynamasa bile Saracchi'ye formayı kolay bırakmayacaktır. Farklı skorda en büyük pay tabi ki ilk süper lig maçını oynayan Gençlerbirliği kalecisi idi ama tüm suçu ona atmak doğru olmaz. Gençlerbirliği kadro kalitesi

Konyaspor 4 - 3 Galatasaray Muslera, Marcao, Omar, Feghouli, Arda, Emre Kılınç ve sayarsak Falcao (?) Kağıt üzerindeki ideal on birin yarısından yoksun çıkılan bu maçın zor geçeceği zaten öngörülüyordu. Fakat Luyindama, Saracchi ve Emre Akbaba'nın üçünün birden Galatasaray kariyerlerinin en kötü maçı nı aynı güne denk getirmesi sürpriz oldu. Bu üçlüye zaten her iki-üç maçta bir sahada görünmez olmayı deneyen Belhanda'nın başarılı "Casper" performansı eklenince mağlubiyet kaçınılmaz oldu.  Belhanda ve Emre Akbaba 'nın sezon sonu sözleşmeleri bitiyor. Onları en beğenmeyen taraftarın bile içinde az da olsa mutlaka var olduğuna inandığım "acaba? " 'yı bugün sonsuza dek sildiler.  İstedikleri kulüpte futbol hayatlarına devam edebilirler, Allah yollarını açık etsin.   Sarrachi 'nin kiralık sözleşmesi de bu sene sonlanacak. Uygun şartlar oluşursa belki bonservisi alınabilir diye düşünüyordum ama net bir şekilde dikkat çeken sakatlık sabıkası sonrası tel