HAYATIMIN FİLMLERİ #8.The Matrix#

 

8.The Matrix (1999)
Yönetmen: Lana Wachowski & Lilly Wachowski 
Oyuncular: Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss
Imdb notu: 8,7

Futbol, sinema ve satranç ruhumun kutsal üçlüsüdür... 

İlkokula yeni başlamışım, dayım tüm yeğenlerine pazardan birer tane çakma Galatasaray forması almış. Şortu da var. Sarı-kırmızı renkleri arması filan çiçek gibi parlıyor. Elime aldığım ilk an mutluluktan ölecektim. Arkasını çevirdim 8 yazıyor. Prekazi. Ve işte artık dünya üzerindeki en fanatik Galatasaray taraftarı benim.. Forma Prekazi ama ilk kahramanım Tanju Çolak oldu. Onun oynadığı halde yenildiğimiz maçlarda bir hata olduğunu düşünüyordum. Böyle bir şey nasıl olabilirdi ki? Doksan dakika hiç kıpırdamadan izlediğim, net hatırladığım ilk maç 1989 yılındaki Monaco maçı. Bir daha da hiç durmadım. Üç kuruş harçlığımla yıllarca her hafta sonu kafelerde, yaşlı amcaların arasında izledim takımımı. Büyüdükçe sadece izlediğim yerler değişti. Bugün hala iş yerinde bir şeye canım sıkılsa boşver diyorum kendi kendime bu hafta sonu Gaziantepspor'la oynuyoruz.. 

Yine aynı yıllar.. Mahallenin en iyi dama oyuncusuyum, namım almış yürümüş, diğer mahallelerden çocuklar sırf benimle oynamaya geliyor, onları da rahat rahat yeniyorum. Bu esnada Bulgaristan'daki halalarım ve amcam Türkiye'ye göçmüş, Hürriyetteki müstakil evimizde beraber yaşamaya başlamışız. "Yeni edindiğim" bu yaşıtım dört yeğenim sayesinde evimizin karanlık bodrumunu karıştıracak cesareti ilk kez bulmuşum. Babamın tozlu plaklarının arasından sarı-siyah plastik taşlarıyla ufak karton bir dama tahtası çıktı. Dama gibi ama taşlarının şekilleri farklı. Baba bu ne böyle? dedim. Satranç dedi. Damaya benzer ama her taşı farklı hareket eder. Kuralları da farklıdır.. Büyülendim! İşte tam o saniye bu "oyun" 'un hayatımın kalanının büyük bir parçası olacağından emindim. 

Ve sinema.. Lise sondayım. Birkaç yıldır sinemanın zevkine varmışım, gerçek hayatta olmayacak her şeyi o 2 saat içinde yaşayabileceğim tek yer olduğunu anlamışım. Fakat ne türüne dikkat ediyorum, ne yönetmenin ismin biliyorum, ne oyuncuların.. Üniversite sınavına girdim, Denizli'yi kazandım. Gitmeden önceki son hafta sonu.. Yine tam olarak ne izleyeceğimi hiç bilmeden salonda yerimi aldım. Japoncaya benzer yazılar yukardan aşağıya doğru akmaya başladı ve aralarından filmin ismi belirdi The Matrix..  Aksiyon sahneleri daha önce izlediklerime hiç benzemiyordu. Film bittiğinde salondan çıkıp sokakta etrafıma bakındığımda ne kadar da mutsuzdum. Keşke salonda yaşasaydım diye düşündüm.. Denizli'deki ilk yılımda arkadaş çevrem oluşana kadar her sıkıldığımda sinema salonu bana arkadaşlık etti. Daha sonra filmler hakkında okumaya, araştırmaya başladım. Binlerce film izledim. Hala her hafta ortalama 3-4 tane yeni film izliyorum. Tekrar dünyaya gelecek olsam profesyonel satranç oyuncusu veya futbolcu bile değil ama sinema yönetmeni olmak isterdim. 


Matrix hakkında yazılıp söylenmemiş ne olabilir ki?


ÖNCEKİ FİLMLERİM:

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FELİPE MELO RÖPORTAJI

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI