HAYATIMIN FİLMLERİ #3.The Silence Of The Lambs#

 

3.The Silence Of The Lambs (1991)
Yönetmen: Jonathan Demme
Oyuncular: Anthony Hopkins, Jodie Foster, Ted Levine 
Imdb notu: 8,6


Sanırım sinema tarihinin en önemli gerilim filmi denebilir. Seri cinayet filmlerini tümden değiştiren, bu alt türü neredeyse yeniden tanımlayan ve bugünün sineması içi önemli bir referans noktasına dönüştüren kusursuz bir bileşim. 

1960'larda  yaygınlaşmaya başlayan seri cinayet vakaları her zaman ilgimi çekmiştir. Amerikan toplumunun bastırmaya çalıştırdığı rahatsızlıklarını somutlaştıran, farklı kişilik bozuklukları barındıran bu hasta ruhların etraftaki dağınıklıkları düzeltme (!) ya da bu toplumun vahşi kapitalist düzeni içinde kaybolup, kendilerinde tatmin sağlayacak başka yönlere sapma istekleri seri katil olarak anılmalarına yol açacak polisiye vakalar başlattı. Amerikan toplumu bu hikayeleri büyük merakla izlemiş ve hem edebiyatta, hem sinemada yoğun ilgi göstermiştir (benim gibi). 

Ted Bundy, Jeffrey Dahmer, Richard Ramirez gibi sıradan görünen bu insanlar incelenmesi gereken beyinler olarak görüldüler. Bunların en meşhurlarından biri olan Ed Gein annesinin ölümünden sonra başladığı cinayetlerle birçok kadını katleden bir adamdı. Kurbanlarının derilerinden kendisine elbise dikecek kadar da işi ileri götürmüştü. Yani Thomas Harris'in romanı için gerçekten zengin bir malzemeydi. 

Yazar Red Dragon romanı (ki "Manhunter" ismiyle çekilen sinema film versiyonu da çok çok iyidir) ile ilk patlamasını gerçekleştirdikten sonra bu romanın gördüğü ilgi üzerine öyküyü devam ettirdiği bir roman daha çıkardı: The Silence of the lambs (Kuzuların Sessizliği)Kitap yine büyük ilgi görünce efsanevi aktör Gene Hackman haklarını satın aldı. Filmin hem başrol oyuncusu hem yönetmeni olmak istedi fakat daha sonra yazılan senaryoyu fazla şiddet içerikli bulup hakları Orion'a sattı. 

Şirket bu filme kadar aslında B sınıfı filmler yönetmiş olan Jonathan Demme 'i yönetmen koltuğuna getirdi. Demme başrolde aslında Michelle Pfeiffer'ı istemişti ama o geri çevirince rolü Jodie Foster kaptı. Dr. Lecter rolü için ise Manhunter filminde aynı rolde döktüren Brian Cox nedense düşünülmedi ve rol Anthony Hopkins'e gitti. Hopkins ile Foster 'ın karşılıklı sahnelerindeki gerilimin tadını düşündükçe iyi ki de böyle olmuş diyor insan..


Ted Levine'nin kısa ekran süresi olabilecek en başarılı şekilde yansıttığı Jamie Gumb karakteri bence Amerika'nın tüm ünlü seri katillerinin bir kolajı gibi. Ed Gein gibi kurbanı olan kadınların derisinden kendine elbise yapar, Ted Bundy gibi alçılı kol ile eşya taşıma numarasıyla kurbanlarını kandırır, Gary Heidnik gibi kaçırdığı kurbanlarını evinin bodrumunda bir çukurda tutar vs..

Film 1991 Oscar ödüllerinin en önemli 5 dalını birden kazandı. Hem sanat eleştirmenleri hem seyirci tarafından hak ettiği ilgiliyi gören nadir filmlerden biri olarak tekrar tekrar izlenecek klasikler arasında duruyor..




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FELİPE MELO RÖPORTAJI

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI