HAFTALAR GEÇİYOR AMA ONLAR HALA YABANCI


Bu dört adamın neler yapacağı takımın geleceği adına çok önemli. Herkes onlardan çok şey bekliyor ama şuana kadar takıma verdikleri beklentilerin çok çok altında kaldı. Peki sorun nerede? Kariyerleri birbirinden değerli bu adamlar neden takıma yararlı olamıyor?
  • Lorik Cana: Yıllarca Marsilya'nın, geçen sezon da Sunderland'in kaptanlığını yapmış, sertliği ve istikrarıyla tanınan bir oyuncu olarak katıldı takımımıza. Arnavut oyuncu, geçen sezonun en büyük sorunu olarak sırıtan orta sahadaki dirençsizliğe ilaç olarak görülüyordu. Benim de çok şey beklediğim ve bu satırlardan bunları yazdığım bir oyuncuydu. Koskoca Galatasaray'ın en sert adamı Barış Özbek olamazdı! Ama sezona istediğimiz gibi başlayamadı Cana. Fenerbahçe ile oynanan, GS formasını ilk kez giydiği maçta, fazla kiloları ve hantallığı hemen dikkatleri çekti. Hazır değildi. Lig başladı, haftalar geçmeye başladı ama Rijkaard bir türlü formayı vermedi ona. Ben ve benim gibi düşünen taraftarlar sabırsızlanıyordu onu izlemek için. Sonunda geçen hafta ilk kez ilk 11 başladı ama çok fazla pas hatası yaptı yine. Ardından bu haftada ilk 11 'de idi ve maçın hemen başlarında golle sonuçlanan pas hatasından sonra Rijkaard tarafından devre arası beklenmeden kenara alındı. Sonuç olarak Cana cephesinde işler şimdilik iyi gitmiyor. Fakat sahada olduğu ve o pas hatalarını yaptığı anlarda bile, taraftar görmek istediği şeyleri onda gördü! Mustafa Sarp'ın hep kaçak dövüşmesi, koca maçı tek top kapmadan bitirebilmesi, Ayhan'ın bir omuz yediğinde araba çarpmışa dönmesi, hep geri oynaması, Barış'ın dengesizliği, top sürerken topa basıp düşmesi vs... Cana bu takımın en ihtiyacı olan şeye sahip! Eğer Rijkaard 11 oynatmaya devam ederse Rıdvan Dilmen'e o laflarını (Türkiye'de onun ayarı 50 tane futbolcu sayabilirmiş, saymayı bilmeyen Ulvi) yedireceğinden hiç kuşkum yok.

  • Emiliano Insua: O da Liverpool gibi bir devde geçen sezon 30'un üzerinde maç oynamış bir sol bek olarak geldi takımımıza. Hakan Balta, 3 maç üstüste kendi kalesine gol atmasa o mevkiye bir transfer yapmak hiç kimsenin aklından dahi geçmiyordu. Geldiği gibi de ilk 11'e yerleşti Insua. Henüz ilk maçından, yıllardır hasret kaldığımız hücumcu sol bek kavramıyla tanıştırdı bizi. Bu dört oyuncu içinde şuan itibariyle en iyi durumda olan o. Son 2 maç defansif anlamda bazı sıkıntıları göze çarpsa da çabukluğu, hep hücumu düşünmesi ile bu sene en güvendiğim oyunculardan biri.

  • Zvjezdan Misimović: Dörtlünün en çok şey beklenen adamı. Bundesliga'da 3 kez asist kralı olmuş, Wolfsburg gibi vasat bir takımı şampiyonluğa taşımış üç oyuncudan biri. Hagi'den sonra gelen, Felipe ve Lincoln'da olduğu gibi, bloga adını veren "Hagi'nin koşanı" methiyeleri ona da düzüldü hemen. Ama bu dörtlünün arasında düşük performansıyla en fazla şaşırtan da oldu. 4 haftadır forma giyiyor ama henüz hiçbir numarasını görmüş değiliz, takımı adeta 10 kişi oynatıyor. Umut kesmek için 4 maç çok erken ama Misimoviç'in bir an önce kıpırdanmaya başlaması lazım. Bir asist, bir gol onu kendine getirecektir..

  • Juan Pablo Pino: Keita gibi taraftarı büyülemiş bir adamın yerini doldurmak hiç kolay değil. Pino'da başlarda bu önyargının kurbanı oldu ama zaman geçtikçe olumlu en ufak bir işarette göremedik futbolcuda. Kariyeri sakatlıklarla dolu, istikrarsız ve mental problemleri olan bir futbolcu. En büyük özelliği sürati ama sadece sürat yetseydi bütün atletler futbolcu olurdu. İzlediğimiz kadarıyla bir diğer dişe dokunur yanı da etkili şutlar çıkarabilmesi. Şu ana dek oda Misimoviç gibi skora direk veya dolaylı bir katkı yapamadı. Dörtlünün içinde en az umudum olan oyuncu o. Son haftalarda sürekli forma şansı buldu ama mücadelesi yetersiz, çok fazla top eziyor, savunmaya yardımı sıfır... Galatasaray'da başarılı olabileceğine inanmıyorum, gözümde Aydın veya Serdar'dan bir adım bile önde değil.

5. yabancı Elano'yu ise artık bu takımın bir parçası olarak görmüyorum. Fener'de Guiza neyse bizde de Elano aynı durumda maalesef, değeri 10m€ larla ölçülen ama ne atılan, nede satılan birer kangren halinde ikiside. Devre arasında takımdan ayrılacaktır. Performansları soru işaretleriyle dolu bu beş oyuncudan başka, takımda daha kıdemli üç yabancı oyuncumuz daha var çok şükür.. Allah onları nazarlardan korusun...


Üç Silahşörler Seviyoruz Sizi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FELİPE MELO RÖPORTAJI

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI